23 Kasım 2015 Pazartesi

Karaköy - Dem - Souq Karaköy

Vlog - Karaköy/Dem/Souq Karaköy

Yolumuz bu sefer Karaköy'e düştü. Bizde Karaköy kazan biz kepçe olalım dedik daldık içeriye. Leventten başladık yola. Metroydu, Taksim aktarmalı “Tünel”di derken Karaköy’e vardık. Avare avare dolaşarak Karaköy’ün grafiti dolu sokaklarında kaybolduk. Her adım başı fotoğraf çeke çeke Dem’in kapısında durduk ve içeri attık kendimizi.

 - Dem, adından da anlaşılacağı gibi “çay” da ustalaşmış bir yer. (60 Çeşit çay seçeneği var.) - Menüsü çay konusunda oldukça geniş. Ama sakın sadece çay var sanmayın. Atıştırmalıklardan hangisini seçsek diye çok düşündük. En sonunda tatlıda karar kılıp siparişlerimizi verdik.

*21 Superior Oolong Çayı: Yarı fermente olmuş çayların en iyilerinden. Bambu fıçılarında yaprakların sadece bir kısmı siyahlaştırılan ve daha yarısı yeşilken fermantasyonu durdurulan özel bir çay. Her yıl çok az miktarda hasat veren bu çay; aromasındaki zenginliği, meyve ve yemiş karakterindeki tadıyla büyüleyici.
-Yumuşak bir içimi var. İlk yudumda yeşil çay mı bu diye düşünmedik değil. 3* -ejee

*30 Princess Grey: Özel tadını elde etmek için haftalarca dinlendirilen, aykırı bir Earl Grey, Portakal kabukları ve İtalya’dan özel bergamotların esansları, siyah çay yapraklarına işleyerek doygun bir lezzet sunuyor.
-Bergamot ve siyah çay baskınlığı bir Türk olarak insana güzel geliyor. Ama portakal tadının da kaybolup gitmemiş olması bizi daha çok herecanlandırdı. 3* - Jane

Çaylar iki şekilde sunuluyor: 1. Fincan
                              2. Demlik
Biz farklı şeyler denemek istediğimiz için fincan olarak tercih ettik. Eğer aynı şeyi içecek 2 den fazla kişiyseniz demlik tercih edebilirsiniz. Bir demlik 2 den fazla fincan içeriyor.

Tatlıya gelirsek seçimimiz: Pişmaniyeli Armut Tatlısı


Siparişi verdikten sonra her ne kadar ağır olacağından şüphelensek de hayatımızda yediğimiz en hafif tatlılardan biriydi. Pişmiş armut ne yumuşamış durumda ne de çiğ. Aslında tam olması gerektiği gibi. Üzerindeki sos ilk bakışta korkutucu olsa da sadece azcık tat ve bolca görsellik için var. Pişmaniye ise o konuda bir yorum yapamıyoruz biz çok beğendik. Sunumu görünce acaba bozmasak da eve götürsek mi diye düşündük. 4*Çok küçük bir alana sahip olan Dem de servis hızı normal sayılabilecek bir seviyede. Ama az masası olmasından dolayı oturmak için gelip bekleyen veya oturamadan giden çok insan oluyor.
Enerjimizi toplayarak sokaklarda tekrar kaybolmaya başladık. Daha önceden haberimiz olduğu üzere Souq Bazaar’a doğru yöneldik.

Bir sokak arasında bulunan depodan hallice bir yerin önünde durduk. İçerisi adeta dışarı taşmış durumdaydı. Karaköy'ün yeni tasarım seven kesimi tamamen orada gibiydi. #eleledergisi‘nin tanımına göre : özenle seçilmiş ürünleri, keşfedilmesi gereken tasarımları ve zanaatkarları bir araya getiren bir organizasyon.
İçeriye girince etrafın karanlık olması konsept gereği midir bilemiyoruz ama ürünleri incelemek adeta işkence olmaya başlamıştı. Ayrıca içeride Türkçeden çok İngilizce konuşulması oldukça enteresandı.

Her seferinde konsept değiştiren Souq Bazaar‘ın Mesken Etkinliğine denk geldik.
Her seferinde konsept ve tarih değiştiren Souq’a gitmeden önce mutlaka internetten tarih ve konsept kontrolü yapmak gerekiyor.



İçerinin  karanlığı bir süre sonra basmaya başlayınca dışarıya attık kendimizi ve içerde geçen zamanın 2 katı kadarını dışarıda #kağıtçocuk'un retro afişleriyle geçirdik. Ve dayanamadık kreasyona birkaç tane daha ekledik.








Adeta Vogue sayfalarında fırlamış tarzda şık insanların arasında sıyrılıp aldığımız yeni afişlerle Karaköy de kaybolmaya devam ettik.

Herkesin bir gününü ayırması gereken bir yer Karaköy.


Bakalım biz önümüzdeki günlerde daha neler keşfedeceğiz.



Günlerimizi video olarak youtube'dan ve fotoğraflarla ayrıntılı olarak instagramdan takip edebilirsiniz.

kendinize iyi davranın...
by Jane & Ejee  















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder